Tekirdağ İli, Marmara Denizi’nin kuzeyinde, İstanbul ve Çanakkale illeri arasında yer alan, doğusunda İstanbul, kuzeyinde Kırklareli, batısında Edirne, güneyinde Marmara Denizi ile çevrili 6.313 km² yüzölçümüne sahip il’dir. Tekirdağ ili; Merkez ilçe ile birlikte 9 ilçe (Çerkezköy, Çorlu, Hayrabolu, Malkara, Marmaraereğlisi, Muratlı, Saray, Şarköy) 9 bucak ve 273 köy olmak üzere 291 yerleşim ünitesinden meydana gelmiştir.
İLİN İDARİ TARİHÇESİ
Tekirdağ, bugünkü adını Marmara’nın kuzey-batı kıyıları boyunca uzanan dağlardan almaktadır. Cumhuriyetin ilk yıllarında ve öncesinde adı Tekfurdağı idi. Bizans devrindeki Tekfurlardan ya da Ermeni takavvurlarından türediği sanılan bu adından da anlaşılacağı gibi Tekirdağ, tarihin ilk çağlarından beri yörenin idare merkezi olmuştur. Türklerin egemenliğine girdiği yıllarda adına Rodosto deniliyordu. 1354-1357 yıllarından sonra Rodoscuk adıyla Gelibolu Sancağı’na bağlı bir kaza merkezi haline getirilmiştir. Osmanlı Devleti’nin klasik döneminde, Tekfurdağı Rumeli Eyaleti’nin Çirmen Livası’na, Çorlu ve Hayrabolu ise Vize Livası’na bağlıydı. 1831 Osmanlı nüfus sayımının kayıtları, Tekfurdağı’nın Silistre Eyaleti içinde göstermektedir. 1847’deki yönetim teşkilatlanmasında, Edirne Eyaleti, Merkez, Vize, Gelibolu ve Filibe livalarından oluşmaktaydı. 1867 Vilayet Nizamnamesi’ne göre Edirne Vilayeti’nin Merkez, Gelibolu, Tekfurdağı, Filibe ve İslimiye olmak üzere toplam 5 sancağı vardı.
Tekirdağ’ın ilçesi olan Şarköy, Gelibolu Sancağı’nın 7 kazasından biriydi. Tekfurdağı Sancağı’nın kazaları ise Marmaraereğlisi, Çorlu, Hayrabolu, Lüleburgaz, Saray ve Vize idi. 1877’de Malkara da Tekfurdağı’na bağlandı. 1880’de Edirne Merkez Sancağı Tekfurdağı, Gelibolu, Kırkkilise, Dimetoka ve Gümülcine’den oluşan Edirne Vilayeti’nin sancak sayısı 6’ya çıkmıştı. 1901 Edirne Vilayeti Salnamesi’nde Tekirdağ merkez kazanın Ereğli, Naip ve İnecik adlı üç nahiyesi olduğu yazılıdır. Çorlu ilçesine bağlı Türbedere(Çerkezköy) ve Muratlı, Malkara ilçesine bağlı Kozyörük, Hereke, Hamidiye, Izgar, Hayrabolu ilçesine bağlı Umurbey bucağı bulunuyordu. 19. Yüzyıl’da Tekfurdağı Sancağını bir mutasarrıf, kazalarını ise birer kaymakam yönetmekteydi. Sancağın müslüman nüfusunun dini hizmetlerini kadı, müftü ve naipler yerine getirmekteydi. 1870’de Tekfurdağı’na bağlı 223 köy, 6.856’sı müslüman olmak üzere toplam 15.945 hane vardı.
İLİN COĞRAFİ KONUMU
Tekirdağ Türkiye'nin Kuzeybatısında, Marmara Denizinin kuzeyinde tamamı Trakya topraklarında yer alan üç ilden biri, ayrıca Türkiye’de iki denize kıyısı olan altı ilden biridir. 6.313 km² yüzölçümüne sahip İI doğudan İstanbul, kuzeyden Kırklareli, batıdan Edirne, güney-batıdan Çanakkale, güneyden Marmara Denizi ile çevrilidir. Kuzeydoğudan Karadeniz 'e 2,5 km’lik bir kıyısı vardır.
Ergene Havzasının güney kesimindeki en büyük kent olan Tekirdağ, Güney Ergene yöresinden ve kuzeyden gelen yolların Marmara denizine ulaştıkları yerde, geniş bir körfezin kıyısına kurulmuştur.
JEOLOJİK YAPI
Tekirdağ'ın jeolojik yapısı oldukça gençtir. I. zamanda il alanı denizlerle kaplı iken, günümüzdeki görüntüsünü IV. zamanda almıştır. Anadolu ve Trakya yükselirken, Ege Marmara ve Karadeniz havzaları alçalmıştır. Topraklar genel olarak kil içeren ve çimentolaşmış grelerden oluşur.
DEPREM DURUMU VE TEKTONİK
Tekirdağ; Karlıova'dan başlayan yaklaşık 1.200 km boyunda 100-15.000 m genişliğinde pekçok sayıdaki faylardan oluşan Kuzey Anadolu Fay (KAF) sonu yakınında yer almaktadır. (15-25 km). Tekirdağ İl sınırları içerisinde depreme neden olabilecek faylar; Saroz - Gaziköy fayı ile Marmara Denizi’nde bulunan çukurlukların kenarlarında yer alan fay parçalarıdır. Bayındırlık ve İskan Bakanlığının 18.04.1996 tarihli "Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası" na göre Şarköy, Mürefte ve Barbaros 1. Derece deprem bölgesinde kalmaktadır.
YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ
Balkan yarımadasının güneydoğu kesiminde yeralan Trakya bölgesinde farklı morfolojik üniteler vardır. Tekirdağ bölgesinde bu morfolojik ünitelerden dağlık olanları kuzeydeki Istranca (Yıldız) dağlık kütlesi ile güneydeki Ganos (Işık) ve Koru dağlarıdır. Bu iki dağlık arazi arasında, Ergene ırmağının kolları ile yarılmış, hafif , orta ve bazen dik eğimli peneplen arazileri ile güney ve yer yer orta kısımlarda yeralan yüksek tepelik ve eğimli yamaç araziler bulunmaktadır.
DAĞLAR
İlin en önemli yükseltisini oluşturan Tekir Dağları, Tekirdağ kentinin 12 km güneyinde Kumbağ' dan başlar, Gelibolu kıstağına kadar bir sıra halinde (60 km) uzanır. En yüksek yeri Ganos (Işık) dağıdır. İlin doğu kesimi daha az yüksektir. Hafif dalgalı düzlükler üzerinde bazı sırtlar görülür. Bunlardan biri, Çorlu çevresinde; doğu-batı doğrultusunda uzanır. Ergene havzasını sınırlayan ve bir su bölümü çizgisi görevi gören bu sırt, doğuda Istranca batıda Tekirdağ eteklerine kavuşur. Istrancalar (Yıldız Dağları), Çerkezköy'de baslar ve kuzeye gittikçe yükselir.
OVALAR
İç kesimlerde akarsuların geniş tabanlı vadilerini kaplayan geniş ve bereketli ovalar yer alır. Bunların en önemlileri Çerkezköy'den başlayarak batı yönünde, Ergene yatağı boyunca giderek genişleyen Ergene Ovası ile Ergene nehrine akan Hayrabolu ve Çene (Besiktepe) derelerinin alüvyon yatakları boyunca uzanan Hayrabolu ve Çene Ovalarıdır.
Marmara kıyıları boyunca uzanan dar ve küçük kıyı ovaları, akarsuların getirmiş olduğu materyallerin kıyı boyunca birikmesi sonucu oluşmuştur.
AKARSULAR
Tekirdağ, Ergene havzasında yer almakla birlikte, bitki örtüsü, yağış, jeolojik yapının yetersizliği nedeniyle seyrek ve az akarsu ağına sahiptir. Akarsuların debi ve rejimleri düzensiz olup, yağış miktarı ve rejimiyle orantılıdır. Yazın, suları azalarak kurumakta, kışın ise yağış ve kar erimeleriyle çoğalmakta, hatta taşmaktadır. İI akarsuları Saroz Körfezi, Marmara Denizi ve Karadeniz'e dökülür. İlimizin önemli akarsuları Ergene Irmağı ile Çorlu, Hayrabolu, Işıklar, Olukbaşı ve Gölcük dereleridir.
KIYI ŞEKİLLERİ
Tekirdağ güney sınırı boyunca uzanan Marmara Denizi'nde 133 km kıyısı bulunmaktadır. Ayrıca Karadeniz'in de 2.5 km kıyısı vardır. Marmara kıyıları, dar ve küçük kıyı ovaları bir tarafa bırakılacak olursa genellikle yüksek kıyılardır. Tekirdağ kıyılarının tek doğal limanı Marmaraereğlisi'dir. Burası bir yarımada konumundadır. Doğusundaki Marmaraereğlisi limanı 1.600 m çaplı bir yarım daire biçimindedir. Ağzı poyraza açık, diğer rüzgarlara kapalıdır. Şiddetli lodos ve batı rüzgarlarından korunmak için teknelerin sığındığı bir limandır.
Tekirdağ ilinin, Karadeniz kıyısındaki Kastro (Çamlıkoy) körfezinden Çilingoz koyuna kadar uzanan sahil şeridi yüksek ve dik falezli bir görünüme sahiptir.
MARMARA DENİZİ
Tekirdağ körfezi derinliği 100 m'yi geçmez. Self denilen sığ bir denizdir. Deniz bitkileri ve hayvanları bakımından zengindir. Körfez Kumbağ'dan batıya çekilecek çizginin güneyinde 1.000 m'den fazla derinleşir. Balıkçılar buraya kanal veya com demektedirler. Balık sürüleri ve asıl akıntılar buradan geçer.
İKLİM
Sıcaklık ortalamaları ve genel nemlilik indisleri göz önüne alınırsa, Tekirdağ ili iklimi, ılıman yarı nemli olarak nitelenir. Kıyı kesiminden iç kesimlere girildikçe denizden uzaklığın ve yükseltinin etkisiyle sıcaklık ve yağış değerlerinde küçük farklılaşmalar görülür.
Marmara Denizi kıyısı boyunca, yaz mevsimi sıcak ve kurak, kış mevsimi ise ılık ve yağışlı geçen Akdeniz ikliminin özellikleri görülür. Ancak, Karadeniz ikliminin etkisiyle yaz kuraklığı hafiflemiştir. Kış mevsiminde kar yağışları olağandır. İç kesimlere girildikçe yaz mevsimi daha kurak, kış mevsimi daha soğuk geçen yarı karasal iklim özellikleri belirginleşir.
BİTKİ ÖRTÜSÜ
Tekirdağ’ın kuzeyinde Saray'a doğru uzanan Istranca kütlesinin kuzey yamaçları daha fazla yağış alması nedeniyle kayın ormanları ile kaplıdır. Bu kesimde ormanaltı örtüsünü orman gülleri (Rhododendron) olusturur. Güney yamaçlara ve daha güneye doğru inildikçe, yağışın azalmasına bağlı olarak, kayının yerini meşe ve gürgenin aldığı görülür.
Ergene havzasına doğru inildiğinde ise yerleşim alanları yakınlarında seyrek olarak meşe, gürgen, karaçalı ve karaağaç toplulukları göze çarpmaktadır. Bu küçük ağaç toplulukları, Trakya’nın iç kesimlerinin step alanı olmadığının bir kanıtıdır. Trakya bölgesi, tarım arazisi kazanmak amacıyla ormanların tahribi sonucu, bugünkü step arazisi görünümünü kazanmıştır. (Antropojen step) Bu kısımda yer alan taban arazilerde ve vadilerde kavak ve söğüt türleri yaygındır.
Güneydeki Ganos dağlarının kuzey yamaçlarında gürgen, meşe, ıhlamur ağaçları ve sık bir ormanaltı örtüsü hakimken, güney yamaçlarda yağışın azalması nedeniyle kuru ormanlar ve maki toplulukları yer almaktadır. Koru dağlarında ise meşe ve kızılçam ormanları ile maki toplulukları hakim durumdadır.
--- - -
-
-
-
-
-
TEKİRDAĞ'DA MANİ SÖYLEME GELENEĞİ
Tekirdağ'da mani söyleme geleneği eskisi kadar olmasa da bütün canlılığıyla sürmektedir. Mani söyleme kadınlar arasında yaygındır. Tekirdağ'da manilerin söylendiği ortamlar; Kadınlar arası toplantılar, evlenme törenleri (kız görme, kız isteme, nişan, ana kınası, kız kınası, gelin hamamı, düğün töreni, gelin alayı, gelin paçası v.b.), sünnet törenleri (Sünnet kınası, sünnet töreni v.b.), yardımlaşma toplantıları (mısır çekme, bulgur çekme, yufka açma, düğün yemeği hazırlama, çapa yapma, sebze meyve toplama, hasat v.b.), Hıdrellez eğlenceleri, yağmur duası törenleri, bolluk bereket törenleri (cemale çıkma, saya gezme, çiğdem bayramı v.b.), Köy seyirlik oyunları.
Tekirdağ'da maniler bazen karşılıklı söylenir. Hıdrellez evlenme törenleri toplantılarında manilerle atışan kızlara mendil, yazma gibi hediyeler verilir. Eski ramazan gecelerinde davul çalarak kapılarda maniler söyleyen davulcularla birlikte çocuklar da gezerlerdi. Ev sahibi davulcuya mendil, yağlık, havlu v.b. hediyeler verirdi. Davulcunun arkasında gezen bir çocuk bu hediyeleri uzun bir sopaya bağlayarak davulcunun arkasında gezerdi.
Tekirdağ'da toplanan kadınlar mani söylerken niyet tutarlar. Bahtlarına okunan manileri, iyi, kötü diye yorumlarlar. Özellikle sevdalılar, asker eşleri, asker anaları, eşi, oğulları gurbette olanlar niyet tutarlar. Bahtlarına çıkan mani güzelse sevinirler, kötü çıkarsa üzülüp hayra yorarlar.
Tekirdağ'da mani söyleme geleneği, yüzyılların deneyimlerinden süzülerek biçimlenmiş, belirli kuralları olan kuşaktan kuşağa aktarılarak günümüze ulaşmış bir gelenektir. Tekirdağ manilerinde Tekirdağ insanının düşünce yapısı, beğenisi, sevdaları, özlemleri, dertleri, ortak duygu ve davranışların yansıtılması, yörenin kültürüne ait gelenek ve göreneklerin izleri görülmektedir.
Tekirdağ Manilerinden Örnekler:
Elek elek içinde
Elek tekne içinde
Tekirdağ'ın kızları
İpek yelek içinde.
Kaşıkçı minaresi
Yanıyor idaresi
Karabezirgan kızları
Beşbin lira tanesi.
Postacı gelir gelmez
Kapıyı zillendirir
Benim de bir yarim var
Dilsizi dillendirir.
Yeşil taksi geliyor
Barboros'a gidiyor
Ablam gelin olacak
Sıra bana geliyor.
Malkaranın yolları
Sıvayayım kolları
Oğlan sana gidiyorum
Tutsana davulları.
Darbukamın ucunda
Yıldıza bak yıldıza
Ben pahalıyım şekerim
Sen ucuza bak ucuza
Malkara bayır olsun
Arkası çayır olsun
Benim gözlerim kara
Yarimin çakır olsun
Dere boyu düz gider
İnce belli kız gider
Kız yolunu şaşırmış
İnşallah bize gider
Sarı gülüm sararsın
Sararıp da solarsın
Bana yar çok ama
İsterim sen olasın.
Mavilimsin maşallah
Sen benimsin inşallah
Kavuşmadık yar olmaz
Kavuşuruz inşallah.
Muratlı'nın yollarını
Sen mi yaptın kaldırım?
Benden başka seversen
Vursun seni yıldırım.
Tekirdağ'a giderken
Sol tarafta hastane
Yardan gelen mektubu
Eğlendirme postane.
Karanfil deste deste
Gel beni babamdan iste
Eğer babam vermezse
Kır atını iyi besle.
TEKİRDAĞ'DA BİLMECE SORMA GELENEĞİ
Tekirdağ’da bilmece sorma geleneği eski yıllara oranla önemini kaybetse de sürmektedir. Tekirdağ'da bilmeceler: kızlar, kadınlar ve erkekler arasında kış gecelerinde, akşam sohbetlerinde, çeşitli eğlence toplantılarında evlenme, sünnet törenlerinde bulgur çekme, yufka açma, salça yapma, hasat zamanı imece ve arkadaş toplantılarında sorulmaktadır. Bilmeceler genellikle boş zamanlarda, neşeli ortamlarda sorulur. Toplantılarda bilmeceleri büyükler sorar küçükler cevaplar. Bilmece sorma için özel bir toplantı yapılmaz. Tekirdağ'da bilmece soranlara özel bir ad verilmez. Bilmeceler yaşlılardan öğrenilir. Günümüzde kitaplardan öğrenilen bilmeceler de önemli yer tutmağa başlamıştır.
Bilmece sorulurken sessizlik esastır. Herkes bilmecelerin cevabını bulmağa çalışır. Bilmecelerin cevabını bulma, halk arasında zeka ölçüsü olarak değerlendirilir. Cevabı söylemek için mutlaka bir ceza verilir veya bir şey istenir.
Tekirdağ'da eskiden sorulup günümüze gelen bilmeceler unutulmaya başlanmıştır. Kültür alışverişiyle yeni yeni bilmeceler üretilmektedir. Köy ortamından uzaklaşan gençler köy bilmeceleri dünyasına giremiyor. Eskiden mektuplara manilerin yanısıra bilmeceler de yazılırdı. Bugün yok denecek kadar azalmıştır.
Tekirdağ Bilmecelerinden Örnekler:
İki dik dik, iki bak bak
Dört taktak, bir salak
(Eşek)
Ma mari mor ayaklı
Mari törpü yüzlü
Mari diğren bacaklı
Mari güvem yüzlü.
(Hindi)
Pat pat ayaklı
Al al duvaklı
Güzel sesli
Kırmızı fesli
(Horoz)
Lap nedir, Lapis nedir?
Altı ayaklı dört kanatlı
Uçup giden kuş nedir?
(Arı)
Üstten ot biçerim
Altından su içerim
(Koyun)
Atatay matatay
İnce belli Karatay
(Karınca)
Ağaç üstünde kilitli sandık
(Ceviz)
Dört kardeş bir yerde yatar
(Ceviz)
Sarı kız sarkar
Düşeceğim diye korkar.
(Ayva)
Sarı tavuk dalda yatar
Dal kırılır yerde yatar
(Ayva)
Dağ doruğunda
Çilli Fatma
(Badem)
Martı martı masal
Oturmuş bakla satar
(Kurbağa)
Yolda gider, yolcu değil
Ağaca çıkar kedi değil
Yazı yazar katip değil.
(Sümüklüböcek)
Karşıdan baktım çalı çeper
Yanına gittim bir top şeker
(Böğürtlen)
Karşıdan baktın al
Yanına vardım bal
(Kiraz)
TEKİRDAĞ EFSANELERİNDEN ÖRNEKLER
1- ANAOĞUL KÖYÜNÜN EFSANESİ
Bu köy kurtuluş savaşında düşmanlar tarafından ele geçirilmiş, eli silah tutan erkekler savaşa gitmiş, köyde yalnızca çocuklar, kadınlar va yaşlılar kalmış.Düşman köye girince yaşlıları toplayıp büyük bir binaya kapatmış.Bu ihtiyarlara günlerce işkence etmiş, ıslak urganlarla dövmüşler.Yaşlılara yapılan bu işkencelere dayanamayan bir erkek çocuk düşman askerlerine saldırmış.Askerler onu yakalayıp köy meydanına getirmişler.çocuğun annesi oğlunu orada görünce köy meydanına doğru koşmaya başlamış.Düşman askerleri ateş etmişler.çocuk ve annesi birbirine sarılmış halde bulunmuş.şehit olmuşlar.Köyün adı da “Anaoğul” olarak kalmış.
Anaoğulun mezarı köyün ortasındadır.Daha sonra türbe haline getirilmiştir.
2- ARZULU KÖYÜ EFSANESİ
Bu köyde bir zamanlar Arzu Baba adında bir ihtiyar varmış. Arzu Baba her gece köyün etrafını bir kere dolaşıp, ne olup bittiğini öğrenirmiş. O zamanlar düşmanlar çete halinde köylere saldırıp yağma ederlermiş. Yine bir gece düşmanlar Arzulu Köyüne saldırmışlar. Arzu baba köyü tek başına düşmanlardan korumuş. Arzu Baba öldüğünde de tüm köy ardından ağlamış.Ona köyün kenarında bir türbe yapmışlar. Köye de Arzulu Köyü denmiş.
Hala türbenin yakınında oturan bir aile her cuma akşamı burada mum yakar.
3- ALMALI EFSANESİ
Tekirdağ'ın ilçesi Malkara'ya bağlı Elmalı köyünün, adının nereden geldiğine dair söylenen bir efsanedir.
Elmalı köyü yakınında bir kale varmış. Türkler Rumeli'ye ilk geçtiklerinde kalede yabancılar varmış. Türkler, Trakya’ya ilerlerken bu kaleyi kuşatmışlar. Kale için devamlı “Almalı, almalı, burayı mutlaka almalıyız” diyorlarmış. Türklerin bu arzuları gerçekleşince kalenin yakınındaki köye Almalı köyü adını vermişler. Ancak köyün adı daha sonra Elmalı olarak değişmiştir.
4- BARBAROS YOLUNUN EFSANESİ (KRAL YOLU)
Tekirdağ'a bağlı deniz kenarında bir köy olan Barbaros’da bir bey varmış. çok önceleri Tekirdağ Beyinin oğlu Barbaros beyinin kızına aşık olmuş. Babasından kızı istemesini rica etmiş. Barbaros Beyi kızını bir şartla verecekmiş. Bu şartta Tekirdağ'dan Barbaros’a kadar denizin hemen yanından bir yol yapılmasıymış. Tekirdağ Beyi yolu yaptırmış. Böylece çocukları birbirleriyle evlenmişler. Bir gün Tekirdağ'dan Barbaros’a giderken deniz çok dalgalıymış. Deniz kenarındaki yolda giden araba, atlar ve iki genç dalgalara kapılarak uçsuz denizde boğulmuşlar. Barbaros Beyi gençlerin ölümünden (yolun yapılmasını istediği için ) kendini sorumlu tutmuş.
O zamandan beri denizin içinde taşlardan bir yol bulunmaktadır. Ancak, bazı kısımları çökmüş ve üzerini midyelerle yosunlar kaplamıştır.
5- YUKARI SIRTKÖYÜ’NÜN BEDDUALANMASI EFSANESİ
Tekirdağ'a 15 km. uzaklıkta olan Sırtköy'ün bedduaya uğradığı söylenir. Bir gün köye bir derviş gelmiş. Kaç evden su istediyse hiç bir ev su vermemiş, git kuyudan su al, demişler. Derviş de köylülerin böyle yapması üzerine “Kuyularınız kurusun, köyünüz 32 haneden fazla olmasın” demiş. Bundan sonra kuyular kurumuş. Köy 25 hanedir. Su ihtiyaçlarını Aşağısırt (Yeşilsırt) köyünden karşılarlar.
6- SARI KIZ
Yıllar önce Tekirdağ'da sarı kız adında bir kız varmış. Bunlar ninesiyle bir mağarada yaşarlarmış. Bunların çok sevdikleri bir keçileri varmış. Keçinin bir memesinden bal, diğerinden süt akarmış. Bir gün sarı kız keçiyi sağmaya gitmiş, bir ses duymuş “haykırarak mı geleyim? Kükreyerek mi? “ kız çok korkmuş. Gidip ninesine anlatmış. Ninesi de “Haykırarak gelmesini söyleseydin” demiş. Ertesi gün sarı kız tekrar mağaraya gitmiş. Aynı sesi duymuş. “Haykırarak gel” demiş. O anda büyük bir gürültü işitilmiş. Sarı kız kaybolmuş. Yapılan sarı kız tekkesine dilek dileyip, mum dikerler. Bu türbe Kız Enstitüsünün yanındadır.
7- BARDAKLI BABA EFSANESİ
Karaevli köyüne ait bu efsane savaş zamanında geçmektedir.Köyün olduğu yerde savaşlar oluyormuş.Savaş sırasında Karaevli denilen bir adam tek bir çanakla susayan tüm askerlere su veriyormuş.Bu arada çanağındaki su hiç bitmiyormuş.Ancak, osırada bir düşman askerinin kılıcıyla vurması sonunda Karaevlinin kafası uçmuş.Fakat kafasını eline alarak yürümeye başlamış, görenler çok şaşırmışlar.Bir süre sonra Karaevli yere düşmüş.Düştüğü yere türbesi yapılmış.
Karaevli'ye de Bardaklı Baba denilmiş.
8- KARACAKILAVUZ EFSANESİ
Karacakılavuz isminin bir efsaneye dayandığına inanılır.Köyü, Bulgaristan'dan gelen 82 muhacir kurmuştur.Bunlar on aile olup yerleşecek yer ararlar.Bu sırada önlerine çıkan karaca onlara epeyce öncülük eder.Göçmenler bu sırada ahşap, terkedilmiş bir bina bulup onun yanında kalmayı düşünürler.Bulundukları yere isim verirken “Bize bu karaca kılavuzluk etti.O yüzden buraya karaca kılavuz adını verelim” diye düşünmüşler.Böylece köye Karacakılavuz denmiş.
TEKİRDAĞ TÜRKÜLERİNDEN ÖRNEKLER:
İNCE GİYERİM İNCE
öyküsü : Bir pazar günü iskeleye gemi yanaşır.Mürettebatı karaya iner.Bir subay, karşıki evlerden birinde bir kız görür aşık olur.Kız da subayı beğenir.Camdan seslenir :
ince giyerim ince
Pembe yakışır gence
insan bir hoş oluyor
Sevdiğini görünce
Ooo sen yana ben cama
İkimizin resmini çıkarsınlar yan yana
Derelerin çakılı
Nerden aldın akılı
Döne döne oynuyor
Ağabeyimin çakırı
Ooo sen yana ben cama
İkimizin resmini çıkarsınlar yan yana
BAĞA GİRDİM BAĞ BUDANMIŞ
Bağa girdim bağ budanmış
Bağa bülbül dadanmış
Onbeş yaşında da
Nazife de hanımım
Kimlere aldanmış
çıktım şarköyün yoluna
Sıra sıra zeytinler
Onbeş yaşında da
Nazife de hanımıma
Yazık ettiler
O tepeden bu tepeye
Oyun olur mu?
Onbeş yaşında da
Nazife de hanımıma
Doyum olur mu?
ÇAVUŞ
Gide gide gitmez oldu dizlerim
Ağlamaktan görmez oldu gözlerim
El oğluna geçmez oldu sözlerim
Beri gel a yarim beri gel ben adam yemem
Ellerin yarine benim ol demem
Gide gide iki balkon arası
Yaktı beni kaşlarının karası
Bilmem sevda, bilmem bıçak yarası
Beri gel a yarim beri gel ben adam yemem
Ellerin yarine benim ol demem.
Gide gide bir meşeye dayandım
Dayandım da al kanlara boyandım
Vurma çavuş ben dünyama doymadım
Beri gel a yarim beri gel ben adam yemem
Ellerin yarine benim ol demem.
MANDALARI KARAMAN
Mandaları karaman
Kaybolursa aramam
Ben bir esnaf kızıyım
çiftçilere yaramam
Of aman dağlar engine
Ana baba dinleme git dengine
Mandaları malaklı
çeşmeleri yalaklı
Tekirdağ'ın kızları
Hepsi alma yanaklı
Of aman dağlara bağlara
Annem verse ben gitmem
Yüz koyunlu ağalara
Dere boyunda tütün
Yaprağı bütün bütün
O yar benim olmazsa
Tekirdağ yansın bütün
Of aman yansın dağlar engine
Analar kız doğuruyor
Vermiyorlar dengine
KEMALLER TÜRKÜSÜ
Boynumdaki Osmanlı
Vuruyor dizlerime
Bu sabah yari gördüm
Ne mutlu gözlerime
Gümbürdesin Kemallerin kuyusu
Yarim güzel ayrılamam doğrusu
Bir tane nişasta
işittim yarim hasta
Hasta mısın a yarim?
Yazdırayım bir muska
Gümbürdesin Kemallerin kuyusu
Yarim güzel ayrılamam doğrusu
Masa üstünde koku
Al şu mektubu oku
Seni sevdim seveli
Girmez gözüme uyku
Gümbürdesin evimizin kuyusu
Yarim güzel ayrılamam doğrusu.TIKLAYIN
KAYNAK: *** http://www.tekirdag.gov.tr ***