Tarihi:
Bayburt şehrinin adı; eski Kafkas dillerden birini konuşan
Urartu/Khaldiler'in bölgeye egemen olduğu dönemlerde, Khalt(Halti)
halkı arasına gerçekleşen Hint-Avrupa dilli Mitanni göçmenlerinin
sızmaları sonucunda verilmiştir.
Khaltlar'ın arasına yerleşmek üzere bölgeye gelen grupların verdiği
söyleniş şekliyle Bagbartu sözcüğü Mitannice'den gelmektedir.
Bayburt tarihinin bilinen geçmişi Anadolu'nun köklü kavimlerinden Azzi ve Hayasalar'la başlar. Onu Hatti, Hitit ve Urartu izler.
Günümüzde dahi; Karadeniz halkı, sahil boyunda
yerleşenlerine(tamamen olmasa bile) Laz, iç ve dağlık kesimlerde
yerleşenlerine Halt demektedir. Doğu Karadeniz'in iç kesimlerinde
Yusufeli ile Şebinkarahisar arasında ki dağlık hat boyunca uzanan
bölge; Urartu'nun Baş Tanrı'sı olan Khalt'ın izinden gidenlerin yurdu
anlamına Khaldia olarak tarih boyunca adlandırılmıştır.
Bölge MÖ.VII.yy.'da ilkin Kimmer, ardından İskit akınlarına uğrar.
Urartu yıkılır ve bölgeye gelen Kraliyet İskitler'i o döneme göre
Anadolu'nun en büyük kenti olan Gymnias'ı kurarlar. Gymnias kentinin
bugün kü Bayburt ilinin sınırları içinde ve kuzeyinde olduğu tahmin
edilmektedir.
Konuyla ilgili olarak daha detaylı bilgi için Anabasis'in "Onbinlerin dönüşü" adlı kitabına bakılabilir.
İskit egemenliği Ortadoğu'da sona erdikten sonra, bir dönem Ermeni
ve daha sonra bölgemizin ünlü tarihçisi Mahmut Goloğlu'nun deyişiyle
"Anadolu'nun ilk milli devleti:Pontos" devleti sınırları içinde kalan
Bayburt, Pontos devletinin Helen etkisiyle kimlik değiştirmesi ve
ardından da Pontos'un Roma tarafından yıkılmasıyla yeni bir döneme
geçmiştir.
Güzel yerleri:
Bayburt Kal
Şehrin kuzeyindeki yalçın kayalar üzerinde inşa edilmiş olan Kalenin
ilk defa kimler tarafından yapıldığı kesin olarak bilinmemektedir. Bagrat Sülalesi (885-1044)
zamanında varlığından söz edilen Kalenin çok daha önce miladın ilk
yüzyıllarında mahalli prens ve krallıkların mücadelesine konu olduğu
anlaşılmaktadır.
Kale Türklerin eline geçmeden önce; Roma, Ermeni, Bizans, Arap ve Komnenos
hakimiyetinde kalmıştır. Zengin bir tarihe sahip olan kalenin birçok
defa onarım gördüğü duvarlarındaki farklı inşaat ve tarih
kaynaklarından anlaşılmaktadır.
Halk arasında Çinimaçin Kalesi de denilen Kale, dede Korkut hikâyelerinden "Kam Büre Oğlu Bamsı Beyrek Boyunu Beyan Eder" adını taşıyan hikâyede Beyrek'in (Bey Böyrek veya Bamsı Beyrek) fethedip ün kazanmak üzere yola çıktığı kaledir.
Dede Korkut Türbesi
İlin güney doğusunda merkeze 39 km mesafedeki Masat Köyü yakınında
bulunan, yapılış şekli ve mimarisi ile çok eskilere dayandığı anlaşılan
ve halk arasında Ali Baba diye geçen türbenin, Dede Korkut'a ait olduğu
Şair Orhan Şaik Gökyay
tarafından ortaya konulmuştur. Ali Baba veya Büyük Baba adıyla anılan
türbeyi inceleyen Gökyay 1986 baskılı "Dede Korkut Hikayeleri" adlı
kitabında türbenin resimlerini de vererek Dede Korkut'a ait olduğunu
ifade etmiştir. Türbe üzerinde eski Türkçe ile 718 tarihi okunmaktadır.
Her yıl Temmuz ayının 3. haftasında uluslararası düzeyde dede Korkut
Kültür ve Sanat Şöleni düzenlenmekte, şölen esnasında ilde Dede
Korkut'la ilgili sempozyum, sergi, şiir gibi dallarda faaliyetler
yapılmaktadır.
Sünür Kutlu Bey Camii
Akkoyunluların kurucusu Turali bey oğlu Fahrettin Kutlu Bey
tarafından yaptırılan caminin kapısı üzerindeki kitabeden 1538 yılında
onarıldığı anlaşılmaktadır. Minaresi ise 1616 tarihi taşıyan tarihi bir
kitabeye sahiptir. İran Şahı Tahmasp'ın işgali sırasında tahrip edilmiş
ve bu olay kapı üzerindeki kitabede yer almaktadır. Kanuni döneminde
1538 yılında onarım görmüştür.....
Aydıntepe Yeraltı Şehri
Aydıntepe ilçesinde yer alan kent, tüf içerisinde, yüzeyden 2-2,5
metre derinde, başka yapı malzemesi kullanılmadan ana kayaya oyulmuş
galeriler, tonozlu odalar ve bu odaların açıldığı daha geniş
mekanlardan oluşmaktadır. Yaklaşık bir metre genişliğinde ve 2-2,5
metre yüksekliğinde tonoz örtülü galeriler yer yer her iki yanda
genişlemektedir. 3-8 metrekareye yakın planlı odalar bu mekana
açılmaktadır. Gözetleme mekanlarının oluşturduğu havalandırma amaçlı
konik biçimdeki deliklerin galeri odaların aydınlatılması amacıyla
duvarlara oyukların açıldığı görülmektedir.
Bunun tarihi Halde şehrine ait olduğu söylendiği gibi, geç Roma veya
erken Hıristiyanlık devirlerine ait olabileceği de söylenmektedir.
bunların yanı sıra aydıntepe ilçesine bağlı GÜMÜŞDAMLA köyünde bulunan
ve bu zamana kadar korunan sarkıç köprü ihtişamını kaybetmemiştir.
Sarıkayalar Şelaleleri
Bayburt -Erzurum karayolunun 6km'sinden ayrılarak 16km daha yol
aldıktan sonra ulaşılan Sarıkayalar şelaleleri, ilin merkez Sarıkayalar
köyünün girişinde ve köy içinde olmak üzere iki tanedir. Yaz aylarında
çevreleri mesire yeri olarak kullanılan her iki şelalede görülmeye
değer doğal güzelliklere sahiptir.
Mağaralar
Çimağıl Mağarası: İl merkezine 36 km mesafedeki Çimağıl
köyünün Taşındibi mahallesindedir. Mahalleden sonra yaya olarak
yaklaşık bir saatte ulaşılabilen mağara, 600 metre uzunluğunda ve 11
bölümden oluşmaktadır. Tavan yüksekliği yer yer 30 metreyi bulmakta,
güzel sarkıt ve dikitlerin yanı sıra mağarada yer yer su birikintileri
de vardır.
Helva Köyü Buz Mağarası:Helva Köyünde yer almaktadır. İl
merkezinden 33 km mesafede, hemen köyün yamacında yer alan mağaranın
içinde Buzdan oluşmuş sarkıt ve dikitler bulunmaktadır.BUZ MAĞARASI
görenleri hayrete düşürecek cinsten. Hava sıcaklıklarının yüksekliğine
rağmen içerisine girenleri soğuk kış aylarına götüren mağara; buzdan
sarkıt, dikitleriyle ve kalın buz tabakasıyla da ziyaretçilerini
büyüleyen bir görünüme sahip.
Geniş bir giriş kapısının olmasına rağmen doğal olan buzlarında
erimenin görülmediği mağarayı yöre halkı, teknoloji öncesinde soğuk
hava deposu olarak kullanmıştır.
Not:
Bayburt yiğidin harman olduğu yerdir. (Atasözü)
GERÇEK TÜRKÇE KONUŞULUR...